Ali Can POLAT
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre Eylül 2021’den bu yana Türkiye’de gıda fiyat endeksi yüzde 583 artarak 683.7 puana yükseldi. Dünyada ise yüzde 2.1 düşüşle 97.9 seviyesine geriledi.
SEÇİM YOKSA ZAM YOK
Buna göre Türkiye’de gıda fiyatları son 4 yılda dünyaya kıyasla yaklaşık 7 kat daha pahalı hale gelmiş oldu. Gıda fiyat artışları öyle bir hal aldı ki Türk-İş’in Kasım 2025 için açıkladığı yüzde 4.98’lik aylık mutfak enflasyonu, son 18 yılın en yüksek kasım ayı mutfak enflasyonu oldu. Bu artış asgari ücreti de yedi. Türkiye’de toplumun yüzde 60’ı asgari ücret ve civarında maaşlarla çalışırken açlık sınırı yıllardır her yılın ilk aylarından sonra erir ve açlık sınırının altında kalır hale geldi.

2016’da asgari ücretin açlık sınırına oranı yüzde 0.92 iken, bugün 0.74’e düştü. Önümüzdeki günlerde başlayacak olan asgari ücret görüşmeleri için çağrıda bulunan Prof. Dr. Cem Başlevent “Dar gelirlinin aylık harcamalarının büyük kısmı gıdaya gidiyor. Bu yüzden asgari ücret belirlenirken TÜFE değil de gıda enflasyonu baz alınmalı. Bu yıla bakınca en iyi ihtimalle 2025 enflasyonu kadar bir zam görüleceği aşikar. Seçim olmadığı sürece asgari ücretin alım gücünde iyi bir iyileşme göremeyeceğiz” dedi.
Yüzde 63’ün altı ‘açlık’ demektir
Asgari ücretin Nisan 2024’den bu yana tam 21 aydır açlık sınırının altında kaldığını hatırlatan ekonomist Menekşe Yılmaz, “Merkez Bankası’nın enflasyon tahminleri tutarsa bile 2026 yılı boyunca açlık sınırı altına düşmeyecek asgari ücret 36.077 TL. Yani yüzde 63’lük bir zam gerek. Yüzde 38 veya altında bir zam yapılırssa 2026 yılı boyun- ca da (toplamda 33 ay) açlık sınırı altında kalır” dedi.