Kayyum atanmıştı… Bilgi Üniversitesi’ndeki öğretim üyelerinden haksız işten çıkarmalara tepki!

Can Holding’e yapılan operasyonun ardından kayyum atanan İstanbul Bilgi Üniversitesi akademisyenleri, keyfi atama iptallerine ve güvencesiz çalışma koşullarına karşı basın açıklaması yaptı.

Öğretmen Sendikası, Eğitim Sen ve Sosyal-İş Sendikası’nın çağrısıyla bir araya gelen öğretim emekçileri; üniversitesi yönetiminin keyfi uygulamalarına, akademik personelin haklarını hiçe sayan politikalarına ve güvencesiz çalışma dayatmalarına karşı seslerini yükseltmek için toplandıklarını vurguladı.

“BU UYGULAMALARIN BİZLERE BİR GÖZDAĞI OLDUĞUNU BİLİYORUZ”

Ortak açıklamayı okuyan araştırma görevlisi Delil Yorgun, şunları kaydetti:

“Bilgi Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölümü bünyesinde, 2 yıldır araştırma görevlisi olarak çalışıyor olduğum 50/d kadrolu kamu görevim, bugün itibariyle, hiçbir somut ve yasal gerekçe sunulmadan, sözlü olarak, sözleşme iş akdinin sona ermesi gibi hukuksuz bir dayatma ile, yazılı bir beyan dahi yapılmadan fesh edilmektedir, işten çıkarılmış bulunmaktayım. Bu karar, fakülte idari sorumlularının keyfi kararı ile başlamış, rektör ve mütevelli onayı ile gerçekleşmiştir. Son 1 yıl içinde, işletme fakültesinde bulunan 2 arkadaşımız daha kurum içinde yaşadıkları dolayısı ile istifa ettiler.

Bu yaşadı bir şekilde sürdürüyor olmamıza rağmen bazı yönetim kadrolarınca her fırsatta emeğimizin görünmez kılınması, sizler akademisyen değilsiniz, asistansınız, araştırma görevlileri ne iş yapıyor ki gibi sözler üzerinden yaşadığımız şeyin adı mobbingdir. Her şeyin ötesinde maaşlarımızın aylarca, yıllarca, binlerce lira eksik yatırılmış olması, geçmişte yemek kartlarımızın araştırma görevlisi kadromuza belirli bir yıldan sonra çalışmaya başlayanlara özel olarak verilmemiş olması, diğer meslektaşlarımızın sahip olduğu tamamlayıcı sağlık sigortası gibi yan haklara sahip olmamamız, nitekim geriye dönük maaş farklarının ödenmemiş olması gibi çok somut uygulamalar da hala geçerliliğini koruyor. Bizler bu uygulamaların, fakültelerde ve bir bütün olarak üniversite içerisindeki tartışma kültürüne karşı, yukarıdan gelen her karara tamam diyeceksiniz yaklaşımının devamı olduğunu, mesai saati dayatmalarına, angarya işlere ve her türlü mobbinge karşı duran bizlere bir gözdağı olduğunu biliyoruz.

“OKUL YÖNETİMİNE SESLENİYORUZ, ELİNİ İŞİMİZDEN ÇEK!”

Tüm bunlara rağmen bilinsin ki: Bütün bu yoğun gündem içerisinde, sıkça tekrar edilmeye başlanan bir diğer konu olarak, kadrolu ve güvenceli araştırma görevliliği istihdamı yerine, çok daha esnek ve güvencesiz koşullarda bursiyer (TA) öğrencilerin çalıştırılmasının planlandığını duyuyoruz. Bu, akademik emeğin daha da değersizleştirilmesi ve güvenceli istihdam hakkımızın gasp edilmesidir. Eğitimin kamusal bir hizmet olduğu ve ücretsiz olması gerektiğinin bilincinde olan bizler, öğrencilerimizin eğitim hakkına, bursiyerlik gibi onları ucuz iş gücü olarak tahayyül eden, sömürüyü büyütecek yöntemlerle göz dikilmesini kabul etmiyoruz. YÖK açık bir şekilde bunun için kadro tanımlamıştır, böyle bir ihtiyaç var ise araştırma görevliliği kadrosu daha çok yüksek öğrenim öğrencisinin yararlanacağı bir şekilde genişletilmelidir.

Buradan soruyoruz: Daha önce örgütlenmenin yolunu kırmak ve sömürüyü büyütmek için çalışma arkadaşlarımız temizlik personellerini, yarı zamanlı hocalık ve asistanlık uygulama pratikleri ile akademik kadroyu taşeronlaştıran Bilgi Üniversitesi, bugün de bursiyer öğrencilik statüsü ile araştırma görevlileri için mi aynısını yapmak istemektedir? Dün bu politikaları yürüten ‘Can’lar vardı, bugün bu kararları almanızın nedeni nedir? Okul yönetimine sesleniyoruz, elini işimizden çek!

“HAKLARIMIZ İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ”

Öğrencilere aylık 3000 TL kredi-burs verildiği bir dönemde Bilgi Üniversitesinde öğrencilerin ulaşabileceği en ucuz tabldot yemeğin 300 TL’den başladığı bir fiyat reva görülmektedir. Arkadaşlarımızın hayatlarının büyük bir kısmını geçirdikleri üniversitelerde; yemeklerin niteliğini ve ücretsiz olmasını konuşmamız gerekirken öğrencilerimiz derslerini daha az sayıda güne sığdırarak harcamalarını kısmaya çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu hafta başında bir imza kampanyası yürüterek 1800’den fazla dilekçeyi okul yönetimine ilettiler. Taleplerini yineliyoruz ücretsiz, nitelikli beslenme temel haktır! Buradan tekrar onlar adına sesleniyoruz: öğrenci sermaye değildir, elini öğrencimizden çek! Bir üniversite, çalışanlarının, öğrencilerinin temel haklarını, iyi olma halini ve iş güvencesini korumakla yükümlüdür. Bilgi Üniversitesi yönetimi ise bu keyfi kararlarla, hem çalışma barışını ihlal etmekte, iyi olma halini zedelemektedir.

Bizler, bu kurumun, bütün paydaşlarıyla beraber bilimsel üretimine katkı sağlayan çalışanlarız. Bizlere dayatılan bu hukuksuz ve keyfi uygulamaları kabul etmiyoruz. Bu haksızlığa karşı sessiz kalmayacağız. Özel Sektör Öğretmenler Öğretmenler Sendikası, Sosyal İş ve Eğitim-Sen olarak, öğrencilerimizin, siyasi partilerin ve bizlerle dayanışan tüm kuruluşların da desteğiyle, haklarımız için mücadele edeceğiz.

YÖNETİME SESLENDİLER!

Buradan en tepeden en aşağıya bütün okul yönetimine sesleniyoruz: Elinizi işimizden, geleceğimizden çekin! Bilgi Üniversitesi yönetimine çağrımız nettir:

● İşten çıkarılan ve ataması iptal edilen tüm araştırma görevlilerini görevlerine derhal iade edin!

● Tüm çalışanlarınız için güvenceli istihdamı sağlayın!

● Beslenme, iyi olma hali gibi temel hakların güvencesini oluşturun!

● Bütün üniversite bileşenlerinin dahil olduğu demokratik akademik kültürü uygulayın!”