‘Onlar içeride, biz dışarıda mahkumuz’

İBB soruşturması kapsamında tutuklu bulunan isimlerin aileleri, SÖZCÜ TV’de Serap Belovacıklı’nın sunduğu Aklın Yolu programına konuk olarak yaşadıklarını anlattı. Programa; 9 aydır tutuklu bulunan Medya AŞ Genel Müdürü Elif İpek Atayman’ın oğlu, İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce’nin eşi Filiz Kahveci Gökce ve 11 aydır tutuklu olan Esenyurt Belediyesi personeli Ali Fırat Baycan’ın annesi katıldı.

KARANLIĞI YAZDI

Tutuklandıktan sonra cezaevinde Filiz Kahveci Gökce ile evlenen Buğra Gökce, hapiste geçirdiği dönemde “Tel Örgüden Gökyüzüne” adlı bir kitap kaleme aldı. Filiz Kahveci Gökce, eşinin 22 metrekarelik bir avluda tel örgüler arasından gökyüzüne bakarak direnç kazandığını ifade etti. Kitabın yalnızca bir anı değil, “bu karanlık dönemin tarihsel bir kaydı” olduğunu belirten Gökce şöyle konuştu:

“Bu kitap, ülkede yaşanan adaletin çöküşünün, ekonomik ve siyasi krizin perde arkasının belgesidir. Hapishanenin sessiz bir çığlığıdır. Ama hepsinden öte, bir insanın özgürlüğe ve güzel günlere olan sarsılmaz inancının kaleme alınmış hâlidir. Bu yüzden bu kitaba çok önem veriyoruz. İnsanların bunu okumasını, orada haksız yere tutulanların neler yaşadığını ve nasıl bir direniş sergilediğini görmesini yürekten istiyoruz. İnsanların vicdanen bunu fark etmesi gerekiyor.” Tutuklandıktan sonra İstanbul’dan Afyonkarahisar’a gönderilen ve ailesinden 500 kilometre uzakta tutulan İpek Elif Atayman’ın oğlu Efe Çakır, annesiyle haftada yalnızca 10 dakika telefonda görüşebildiğini söyledi. İddianamenin çıkmasıyla annesinin moralinin bir miktar düzeldiğini belirten Çakır, SÖZCÜ TV aracılığıyla annesine şöyle seslendi:

‘ADALET İSTİYORUZ’

“Sevgili annem, umarım içeride SÖZCÜ TV’yi izleyebiliyorsundur. Senin için verdiğimiz hukuk mücadelesi devam edecek, hiç merak etme. Her zaman sana kefiliz ve  yanındayız. Savcılık makamından naçizane ricam: Bir an önce tutuksuz yargılanma başlasın. Dosya hızla ilerlesin ve adalet bir an önce tecelli etsin.”

‘Biz de tutukluyuz’

Esenyurt Belediyesi personeli Ali Fırat Baycan’ın annesi Teslim Baycan ise eşinin diyaliz hastası olduğunu, kendisinin de süreç içinde hastalandığını anlattı. Evde bir tek kızının çalıştığını söyleyen Baycan, yaşadıkları zorlukları şöyle dile getirdi:

“Eşim diyaliz hastasıydı ve çalışamıyordu. Ben zaten kalp hastasıyım; bu süreçte üzüntüden tansiyon hastası da oldum. Evimizi oğlumuz Ali Fırat geçindiriyordu. Sigortalı bir işte çalışıyordu. Şimdi içeride olduğu için maaş alamıyor. Aldığı ücret zaten evi geçindirmeye yetmiyordu, şimdi hiç yetmiyor. Eşim emekli ama emeklinin hâli ortada. Aylardır geçim sıkıntısı çekiyoruz, borçlar arttı. İstanbul’da kira ve yaşam masrafları çok yüksek; gerçekten zor durumdayız.

Üstelik çocuk evlilik arefesindeydi. Eylül ayında nişanlanacaklardı. Polisler geldiğinde, ‘ifadesini alır bırakırlar’ diye düşündüm; böyle uzun bir tutukluluk beklemiyordum. Nişanlısı dışarıda bekliyor, kızcağız ne yapsın? Hepimiz derin bir üzüntü içindeyiz. Onlar içeride mahkûm, biz dışarıda perişan halde mahkumuz.”