İran ve İsrail Arasında Oluşan Ateşkes Sonrası Orta Doğu Dengesi Değişiyor
İran ile İsrail arasında varılan ateşkes sonrasında Orta Doğu’da yeni bir denge oluşuyor. Bölgede güçlü bir konumda bulunan İran güç kaybederken, ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’e yönelik eleştirileri olası bir hegemonya durumuna işaret ediyor.
Ankara, İran ve İsrail savaşının sona ermesiyle nispeten daha rahat bir tavır takınıyor. Milli Savunma Bakanlığı diplomatik yollarla İsrail ile sorunların çözülebileceğini belirtirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Trump ile samimi ilişkileri bölgesel savaş endişelerini azaltıyor. Ancak durum, basit gibi görünse de aslında öyle değil.
İsrail ve İran ateşkese varmış olabilir ve yeni müzakerelere hazırlanıyor olabilirler. Ancak ne İran, ne İsrail ne de Türkiye henüz savaşın başlangıcına sebep olan konuları ele almış değil.
Bu konuların çözümü, barışın devamını sağlayabilir. Ancak bu meseleler çözülmezse, Orta Doğu’daki çatışmalar İran ve İsrail’i aşarak diğer ülkelere yayılabilir. Peki bu konular neler olabilir?
Nükleer Programın Durumu ve Çözüm Meseleleri
Trump, NATO zirvesinde yaptığı açıklamada, İran’ın nükleer silah programını sonlandırma taahhüdü almayı amaçladığını belirtti. ABD’nin İran’a yönelik bombardımanının savaşı sona erdirdiğini iddia eden Trump, “programın tamamen yok edildiğini” söyledi.
Ancak İran’ın ürettiği yüzlerce kiloluk nükleer materyalin akıbeti hala belirsiz. Üstelik İran’ın bu materyali daha güvenli bir tesise taşıyarak nükleer programını sürdürmüş olabileceği ihtimali var.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) Başkanı Rafael Grossi, bu materyalin İran’ın Kazma Dağı gibi daha güvenli ve dayanıklı tesislere taşınmış olabileceğini düşünüyor.
Bu durumda ABD’nin saldırısı sonucu zayıflayan İran, kendini korumak için bu materyali silahlaştırma yoluna gidebilir. Trump ise, “İran’ın nükleer programını sürdürmesi halinde tekrar vurur musunuz?” sorusuna “elbette” cevabını verdi.
Asıl Hedef: Çin mi?
Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, taraflar arasında umut verici temasların devam ettiğini, ABD’nin uzun vadeli bir barış anlaşmasını hedeflediğini belirtti.
Trump, İran’ın nükleer programını yeniden faaliyete geçirmesi durumunda askeri seçeneğin masada olduğunu vurguladı.
Aynı zamanda yaptırımların gevşetilebileceğine işaret eden Trump, İran’ın yeniden inşa süreci için paraya ihtiyaç duyduğunu ve ABD’nin bu sürece engel olmayacağını ifade etti.
Beyaz Saray, “azami baskı” politikasını sürdürse de Çin’in İran’dan petrol almasına izin verilmesi dengeyi sorgulatmaya başladı.
Witkoff, Çin’e verilen bu sinyalin ekonomik yanının yanı sıra İran’a da diplomatik bir mesaj taşıdığını belirtti.
Çin, İran petrollerinin en büyük müşterisi konumunda bulunuyor ve ABD yaptırımlarına karşı çıkıyor. Söz konusu yaptırımların kısmen gevşetilmesi, İran ekonomisine ciddi bir rahatlama getirebilir.
İsrail’in “Mutlak Yokoluş” Talepleri
Trump’ın açıklamalarında tutarsızlıklar gözlemlenen bir diğer konu ise İran’daki rejim değişikliği oldu.
Trump, son olarak “İran’da bir rejim değişikliği istemediğini” belirtse de bölgedeki ana müttefiki İsrail bu konuda kararlı bir tutum sergiliyor.
Ancak Trump, savaşmak yerine anlaşma yapmak istediğini dile getiriyor. Rejim değişikliğini “Bu sadece kaos yaratır” diyerek reddediyor ve “İran ile anlaşma imzalayabiliriz, belki de gerek yok” ifadesini kullanıyor.
İsrail ise “İran halkının kendini özgürleştirmesi” konusunda kararlı bir tavrı benimsemektedir.
Savaş sırasında İran televizyonunu hackleyen İsrailli hackerlar, halkı isyana teşvik etmişti. ABD basını ise sürgündeki İran prensi Rıza Pehlavi’yi bir “isyancı lideri” olarak öne çıkarmaya devam ediyor.
İsrail, mevcut İran rejimini askeri ve siyasi anlamda ortadan kaldırmak istiyor. Ancak Trump, yok edilen bir rejimle anlaşma yapamayacağını belirtiyor.
Türkiye ve Bölgedeki Durum
Savaşa müdahil olmadan dikkatle takip eden bir diğer ülke ise Türkiye oldu. Sınır komşusu olan İran’a yönelik saldırılarda Türkiye, olası bir mülteci akınına karşı tedbirli oluyor.
Ankara, aylar öncesinden İran’dan gelecek mültecilerin bir kısmını kabul etmeyeceğini duyurmuştu. Ancak bu karar, kaçak geçişleri bir ölçüde engelleyebilir.
Buna ek olarak İsrail’in Suriye’deki saldırgan politikaları ve güney Suriye’yi işgal etmesi, Ankara’da rahatsızlık yaratmıştır.
Bu konuda arabuluculuk görevini üstlenen Trump, İsrail ve Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması için Tom Barrack ve Steve Witkoff’u görevlendirdi.
Ancak diplomatik ilişkilerin kurulabilmesi için bölgedeki çatışmaların sona ermesi gerekmektedir. Eğer İsrail İran’a ya da özellikle Suriye’ye tekrar saldırırsa, Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi zor görünmektedir.
Erdoğan, “İsrail saldırıları devam ettiği sürece diplomasi mümkün görünmüyor” şeklinde bir değerlendirme yapmıştı. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler, dolayısıyla Türkiye ve ABD arasındaki ilişkiler de İran ve İsrail’in tekrar savaşması ihtimaline bağlı olarak şekillenmektedir.