Uğur Dündar, sosyal medyada yaptığı paylaşımda, 2001 yılında Gazete Habertürk, Habertürk TV ve Habertürk Radyo’yu kuran Ufuk Güldemir’le geçmişte yaşadıklarına dair “Habertürk’ün lâneti” başlıklı yazı yayımladı:
“Habertürk’ü merhum Ufuk Güldemir, Ataköy’de bir diskotek binasında Ceylân Holding’e ait TV’nin frekansıyla kurdu. Öncesinde biz Erol Aksoy’un Show Tv’sinde ARENA’yı yaparken (1993) o da haber merkezini yönetiyordu. Başlangıçta çok saygılıydı. Hatta haftada 2-3 kez beni haber bültenine çıkarıp yorum yaptırıyordu. Benim gibi erkenciydi. Zamanla gece hayatına olan düşkünlüğü arttı ve değişmeye başladı. Özellikle sonradan yurt dışına kaçan sosyetik bir kadının partilerinin müdavimi oldu. Artık işe de geç geliyordu. Aramız ise, biz Halil Bezmen haberlerini yapmaya başladıktan sonra bozuldu. ARENA yurt dışına kaçan Bezmen’in haberlerini yapıyor, örneğin işçilerinin kıdem tazminatları ödemek yerine karşılıksız senetler verdiğini anlatıyor, vergi borçlarını ödemek varken, maliyeden kaçırdığı lüks araçlarını, kıymetli tablolarını, yurt dışına çıkarmaya uğraştığı değerli eşyalarını bulup devlete teslim ediyor, o ise onları aklayıcı haberlere imza atıyordu!
(…) Habertürk’ü kurduktan sonra gece alemlerine iyice düşkün oldu ve meslek ilkelerine sırtını döndü. Bardağı taşıran son damla ise, 3 Kasım 2002 seçimlerinden önce kamuoyu araştırmalarına göre barajı aşacakları kesinleşen iki partinin; Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanları Recep Tayyip Erdoğan ile Deniz Baykal’ı tartıştırdığım “Büyük Buluşma” programını benden izin almadan, hatta hiç sormadan havada çalması oldu. Evet yayını havada çaldı ve sanki kendisinin hazırladığı programmış gibi bir ekonomi uzmanıyla üzerine yorumlar yaptı! Bu ilk ve son asparagası değildi. Haber bülteninde bir muhabirini binanın bir köşesine gönderiyor ve sanki Ankara’dan bildiriyormuş gibi haber (!) verdiriyordu! İşte o süreçte tüylerimi ürperten bir yazı kaleme aldı. Yazıda nesli tükenen kutup ayısını vurduğunu, ayının penisini kendi elleriyle kesip kemiğini çıkardığını ve Kapalıçarşı’daki ustaya yaptırdığı topuzla hazırlanan bu içki karıştırıcısıyla dostlarına içkiler hazırlamaktan büyük mutluluk duyduğunu anlatıyordu. Bu tüyler ürperten yazısını eleştiren bir yazı yayınladım ve manşeti de “PENİS AVCISI” koydum. Bunlar benim kendisiyle bire bir yaşadığım ve bize gazetecilik öğretmeye (!) çalışanlarca yere göğe sığdırılamadığı günlerde, mahkemelik olup beraat ettiğim olaylar. Özel hayat kapsamındaki dejenerasyonlara hiç girmiyorum. Kısacası zavallı kutup ayılarının lânetinin olduğu bir kuruluş öyküsüne sahiptir HABERTURK… (Not: O televizyonda ekmek parası için çalışanları tezih ediyorum. Ayrıca Turgay Ciner dönemiyle ilgili bilgi sahibi değilim.)”

NE OLMUŞTU
Ufuk Güldemir’in 2004 yılının Mayıs ayında Hürriyet Gazetesi’nde yazdığı yazıda Rusya’ya bağlı Kamçatka adasında, yasal ve lisanslı şekilde nasıl ava çıktıklarını hikayesini anlatmış ve “Penisinin içinde kemik olan tek canlı, ayı. Kemiğin topuzu gümüş kaplanarak içki karıştırıcısı yapılıyor. Ellerimle penisini açıp kemiğini çıkarıyorum. Bir karış uzunluğunda kalem gibi bir kemik” ifadelerini kullanmıştı. Dündar mesajında isim vermeden bir gazeteciyi kast ederek “Bu gözler, neler gördü! Örneğin kendisi pankreas kanseriyle mücadele ederken, nesli tükenmekte olan kutup ayılarını, penis kemiğini elleriyle çıkarıp içki karıştırıcısı yapmak için vurduğunu öğünerek anlatan ‘penis avcılarının!’ büyük gazeteci olarak göklere çıkarıldığını gördü!..” ifadelerini kullanmıştı.