Karar yazarı Akif Beki, Yargıtay, AYM’nin Can Atalay hakkındaki hak ihlali kararına, “hukuki değeri yok” şeklinde verdiği karara değinerek, “Yargıtay, AYM’yi durdurma görev ve yetkisini nereden alıyor? Anayasa’dan değil, hiçbir yerinde yazmıyor. Asıl keyfi yetki kullanımı bu değil mi?” dedi.
“Peki Yargıtay; neye dayanarak AYM kararını yok sayıyor, ortada mecburen uymayı gerektiren bir hukuki karar olmadığını nereden çıkarıyor, derseniz…” diyen Beki, “Yargıdaki bilek güreşi” başlıklı köşe yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Getirdiği örnek, Anayasa’mızdan değil Pakistan Anayasa Mahkemesinin bir kararından. Bir de varsayımlardan. Hani AYM’nin, mevcut yetkilerle isterse seçilmiş, meşru Cumhurbaşkanı’nı bile düşürebileceği, siyaseti dizayn etmeye soyunabileceği varsayımlarından. Çünkü Pakistan’da AYM, İmran Han’ın güven oylamasından kaçmasına izin vermemiş ve “Meclis’te çoğunluğu ele geçiren muhalefet”çe Başbakanlıktan düşürülmesini sağlamış.
Öyleyse Türkiye’de de AYM, sözüm ona keyfi yetkilerle bir sabah kafasına esip aynısını yapabilirmiş. Bir başvuruyu sonuçlandırırken seçimin geçersizliğine bağlayarak Cumhurbaşkanı’nı düşürmeye kalksa kim durduracakmış! Ayrıca mümkün olsa bile Yargıtay, AYM’yi durdurma görev ve yetkisini nereden alıyor? Anayasa’dan değil, hiçbir yerinde yazmıyor. Asıl keyfi yetki kullanımı bu değil mi?
Şu da var; Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’ye zehir zemberek bir suçlamasını da tekrarlıyor. Terör örgütlerinin söylemiyle, ağız birliği yaparcasına kendisini hedef alıyormuş! Yine durum, tersyüz ediliyor gibi. Bilâkis bu gerekçe, AYM’yi hedefe koyup kapatılmasını savunan bir siyasi ağzı çağrıştırmıyor mu?
AYM, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına en büyük tehdit ve tehlike mi; bu mu ima edilmek isteniyor? Ve Erdoğan’ı bundan koruyacak olan da Yargıtay mı? Yani kriz yapay, bir taraf hem suçlu hem güçlü ama hangisi?”